Yaşar İÇEN


Kelebeğin Azmi


* * Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi.Adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Ardından kelebeğin ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçtiğini düşündü. Sanki elinden gelen her şeyi yapmış, artık yapabileceği bir şey kalmamış ve pes etmiş gibiydi kelebek.
               Böylece adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi. Eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı. Bunun üzerine kelebek kolayca dışarı çıkıverdi. Fakat bedeni kuru, küçücük ve kanatları buruş buruştu. Adam izlemeye devam etti. Her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu. Ama bunlardan hiç biri olmadı! Kelebek, hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde SÜRÜNEREK geçirdi. Ne kadar denese de asla uçamadı. 
               Adamın iyi niyeti ve yardım severliği ile anlayamadığı şey; kozanın kısıtlayıcılığına karşılık kelebeğin daracık bu delikten çıkmak için çaba göstermesi gerekiyordu.Kelebeğin bedenindeki sıvının kanatlarına gelmesi için bu zorlu yolu kendi çabası ile aşması gerekiyordu. Kurtulduğu anda tek başına uçabilecekti **
Fikrine ve zikrine değer verdiğim bir arkadaşım geçenlerde bu yazıyı yolladı.Sana hediyem olsun dedi.İşte bu dedim.Evet ışte beni anlatıyor dedim aldığım bu hediye karşısında.Bunları düşünürken gözyaşlarımın süzüldüğünü fark ettim bir an.İçime biriktirdiğim tüm sıkıntılar  kıyıya vurmuştu adeta.Rahatsız edici karpuz kabuğu misali.Kimse görmeden telaşla toplayıp tekrar ruhumun derinliklerine atıverdim karpuz kabuklarımı.Bazı kişiler içindekileri yansıtmayı sevmez.Demek ki anlatılmasına da gerek yokmuş her şeyin.Anlayan anlıyormuş.Hep diyorum ya;GÖZLER.Onların içindekileri görebilen varmış.
Kişinin kendi ateşinde pişmesi gerekir bazen.Her ne kadar tercih edilen bir durum olmasada.Yavaş yavaş.Tadında.Özünü kaybetmeden.Bozulmadan.Bu pişme, acılar ve yaşanan zorluklar eşliğinde çekilir elbet.Hemde ne acılar.Canından can gider kelebeğin.Büyük bedeller ödenir.Mutluluktan,ömürden, huzurdan,sağlıktan yana.Yere düşer yine pes etmez.Yaralarını tek başına temizler tekrar devam eder yoluna.El uzatır dostum dediğine.En büyük zararı onlardan görür.Yine pes etmez.Destek olması gerekenler köstek olur her adımında.Yıpratmak için konuşulur ardından yüzüne canım deyip gülenler.Duyar ve bilir aslında her şeyi.Ya sabır der sadece.Yine pes etmez yine pes etmez kelebek.Gider doğru bildiği yolda yavaş yavaş pişerek.Saçmalama,kırma,dağıtma hakkı yoktur kelebeğin.Çünkü bilir ki; arkasını toplayacak dayısı veya ayısı yoktur.Bu sebepten her adımında düşünür.Sırtını dayadığı maddi manevi duvarı da yoktur.Sırtını, tembelliğe ve işlevsizliğe alıştırmadığından omurgası daha sağlam ve diktir.Tek başına dünyayı taşıyacak sağlamlıkta olur kelebeğin omurgası.Tek başına kozasını örer. Tek başına azmiyle kozasından çıkıp dünyaya merhaba der.Ve tek başına uçar. Zorluğa talimlidir mizacı gereği. Dışarıdan ne kadar naif ve narin görünsede bilen görür kelebeğin azmini ve mücadelesini.Uzun lafın kısası,kelebek olmak zordur vesselam.
              "İstediğimiz pek çok şeyi elde edemeyiz hayatta. Ama ihtiyaç duyduğumuz pek çok şeyi yavaş yavaş,sabırla ve pes etmeden pişerek elde edebiliriz".