Yaşar İÇEN


KADIN KOKULU KADINLAR


"Buram buram kadın kokusu lazım bize, 

 kana bulanmış dünyayı temizlemek için.
Bir tutam huzur, bir tutam duygu,
bir tutam şefkat olmalı esas ham maddesi.
Bir kaç damla güzellik şerbeti katılsa.
Son demde de,
bolca mantık ve merhamet eklense.
Ve işte;
TANRI KADINI YARATTI denmez mi o zaman?
KADIN gibi kokmalı kadınlarımız,
Fırından çıkmış sıcak ekmek tadında.
Hem kutsal, hem iç ısıtan, hem yürek doyuran".

      Kadınlar nereye ve neden koşuyor böyle çıldırmış gibi? Kendilerini kaybedecek kadar "büyük bir ödül" mü sunuldu onlara? Kim sundu? Neden sundu? Kadınlara eşitlik, kadınlara özgürlük, kadınlara her alanda eş başkanlık, kadınlara pozitif ayrımcılık diye diye "kadın kokulu kadınlar" kalmadı etrafımızda. Tesbih sallayan, argo konuşan, etrafına tehditler savuran, herkese ve herşeye üslupsuzca saldıran kadınlar, KADINLARIMIZ! Yazık hemde çok yazık...
Yazımın başında hemen şunu belirteyim de beni yanlış anlamasın bazı hemcinslerim.
Hayatımın hiç bir döneminde feminist olmadım olmamda. Hümanist olmak varken feminist olmam. Birleştirici olmak varken ayrıştırıcı olmam olamam.
Başka canlılara zarar vermeyen her görüşe olduğu gibi, tabi ki feminizmi savunanlara da saygım sonsuz. Zarar vermediği sürece.
KADIN, her ne yapıyorsa yapsın #kokusunu# kaybetmemeli asla. Anne de olsa, iş hayatında emekçi de olsa "kadın kokmalı buram buram". Huzur vermeli. Sevgisini ve merhametini kaybetmemeli asla.
Nedir bu KADIN KOKUSU diye meraklar su yüzüne çıktı sanırım. Hemen merakları  cevaplarla kavuşturalım.
Raflarda yeni bir parfüm mü  satışa çıktı diye sorularınızı yollamayın uzay boşluğuna. Orası zaten yeterince doldu çöplerimizle, kötü enerjilerimizle ve çirkefliklerimizle.
KADIN KOKUSU; yaradılış da dişiye sunulan bir lütûfdur aslında.
*Kadının duruşunda ki asalettir, dünyada ki tüm tahtları ve saltanatları tarumar eden.
*Kadının bakışında ki derin huzurdur;
 bakmasını bileni alıp el değmemiş güzelliklere, keşfedilmemiş hazinelere götüren.
*Kadının sesinde ki sonsuz güven ve telkindir; içinizde ki tüm fırtınaları dindiren,
derin bir ohh çekmenizi sağlayan.
*Kadının dokunuşunda ki sihirdir;
yaşanmış  tüm acıları unutturan,
kanayan tüm yaralara merhem olan,
yürekteki tüm sızıları dindiren.
*Kadının saçının her bir telindeki duadır;
yarinin koynunda ve yastığının altında saklanan,
ve onu tüm kötülüklerden koruyan.
 

İşte KADIN KOKUSU bu kadar özel ve güzel bir karışıma sahip.
Bu noktada hemcinslerime sesleniyorum: yaradılış ta bu kadar özel duruma vakıf olmuşken neden "erkekleşme" moduna kendimizi ayarlıyoruz? Neden bu kadar çok güzel lütfû, elimizin tersiyle itiyoruz? Hep diyoruz ya Dünya' yı analar kurtaracak. Ortada analar kalmazsa kim yerine getirecek bu görevi? Kim evlatları koruyacak? Her bir evlat ölümünde kimin ağıtları yeri göğü inletecek ki savaşların durması için herkes canla başla uğraşsın. Anasını, babasını  alçak saldırılarla ve patlamalarla  kaybeden çocukların gözyaşlarını kim silecek? KİM KİM KİM ?? 
Laf aramızda bazen öyle hemcinslerimi görüyorum ki; başımı duvarlara vursam acımı dindirmez. Görmemek için başımı saklayacak binlerce delik bulsam da utancım bitmez. Neden mi? Dehşetin diğer şubesine dönüşmüş kadınları gördükçe tüm bu acılarım depreşiyor. 
Eşlerine, babalarına, erkek kardeşlerine çok üzülüyorum. Bu zavallı adamlar için yardım kampanyaları düzenlemek, ağlama duvarları ve sığınma evleri inşa etmek istiyorum. Dünyada ki tüm takdir, başarı ödüllerini toplu halde onlara takdim etmek istiyorum da merhamet duygum azalmıyor.
Biz, bizden olan bu dehşet durumuna  tahammül edemiyorsak zavallı erkekler ne yapsın ey BACILARIM !!
Latifeyi bir kenara bırakırsak (her latifede bir gerçeklik payı olduğunu da unutmayalım tabiki) her ne yapıyorsak yapalım kadın olduğumuzu unutmayalım. 
*Yasal tüm haklarda EVET,
*Sosyal hayattaki her alanda yerimizi almaya ve gezmeye sonuna kadar EVET,
*Giyim, kuşam özgürlüğü buna da EVET,
*İş hayatında her kademede çalışmaya da EVET.
EVET EVET EVETTTTTTTTTTTTT. Kısaca özgür olalım her anlamda tamam da bir yerde bir sorun var.
İşte tam da bu noktada KADIN KOKUMUZU kaybetmeye başlıyoruz.
Bizler özgür olmayı "adamlaşmayla" veya "erkek rolünü çalmayla" karıştırıyor olmayalım?
Yazık bize hemde nasıl. Ölmüşüz de ağlayanımız yok.
Suç kadınlarda değil aslında, bu durumu bize yaşatanlarda.
KADIN var oluşundan bu yana, erkek egemen toplumların gölgesinde ezildi. Ve bu durum bilinç altımızda yıkımlar yarattı malesef.
Nasıl güçlü ve özgür oluruz sorusuna, ERKEK GİBİ OLURSAK cevabını verdi mantıktan uzaklaştırılan beynimiz.
Kadınlarda erkekleşme rotasında yol almaya başladı ağır aksak, tüm güzel meziyetlerini törpüleyerek ve eline yüzüne bulaştırarak.
Gelin şöyle bir silkelenelim analar ve bacılar !!! Gittiğimiz yol, yol değil haberiniz ola.
Bu dünyaya KADIN KOKULU KADINLAR lazım tüm çirkinlikleri güzelleştirmek için. ÖZÜNÜ kaybetmiş, erkek rolüne bürünmüş kadınlar olmayalım.
ÖZÜNÜ KAYBEDEN SÖZ HAKKINI DA KAYBEDER