Faruk Beşer


Estetiğin caiz olanı


Gelelim estetik ameliyatların dinî hükmüne. Hüküm şarta ve duruma göre değişir. Şunu söylemekte bir sakınca olmamalıdır: Estetik ameliyat yaptıranların kahir ekseriyeti kadınlardır. Estetik ameliyat yaptırmanın en önemli saikı ise, kişinin kendince beğenmediği görüntüsünü, başkalarının da beğenmeyeceği zannıyla kendini onlara beğenilir kılma duygusudur. Oysa bir Müslüman kadın için o başkalarının çoğu zaten ona bakmaması gereken kimselerdir. O halde meselenin tesettürle de alakası kurulabilir ve İslam'ın istediği tesettürü uygulayan bir bayan için bu estetik ameliyatların çoğuna zaten ihtiyaç kalmaz.

Meselenin kişilikle de alakası vardır. Özenti ve kendini başkalarına beğendirme duygusu bir nebze doğal olmakla beraber, bir noktadan sonra psikolojik takıntı halini alabilir. Oysa bizden istenen, sağlıklı bir bedene ve sağlıklı bir kişiliğe sahip olmamızdır.

Ayrıca kalıcı ya da geçici estetik operasyonların çoğu başka kültürlere ve başka inançlara benzeme özelliği de taşır. Oysa bu da İslam'da yasaklanan bir durumdur. Kalıcı olsun geçici olsun dövme yaptırma, saçını başka kültürlerin özelliği olan görüntülere göre boyama ya da kestirme, saçına saç ekleme, kaşlarını yolma, yüzünü ve ellerini dağlayarak/yakarak süslenme buna örnek verilebilir. Bu yasaklar neden konmuştur, sorusuna tarihsel/anlık olmak zorunda olan aklımız ve bilgimizle cevap vermemiz zordur. Yani bu yasakların kesin ve müessir sebebini/illetini biz bulamayabiliriz, ama hikmetleri üzerinde konuşabiliriz. Bulabileceğimiz hikmetler de nihayetinde kişilik, inanç ve beden sağlığının korunmasıyla ilgilidir. Çünkü İslam'da bu her üçü de çok önemlidir. 'Başkaları' diyebileceğiniz kimlerse, onlara benzemeye özenme hem kişilik zaafına, hem de inanç törpülenmesine sebep olur.

Bu sebeple, kadın olsun erkek olsun, sağlıkla ilgili bir sorun olmadıkça vücudunun görüntüsünü beğenmediği organlarını estetik ameliyatlarla değiştirmeye kalkışması İslam'ın onaylamayacağı bir husustur. “Yaratan ve seçen Allah'tır”. O'nun herkes için seçip verdiği görüntü bizatihi O'na göre güzeldir. Buna müdahale etmek O'na müdahale etmektir. O'nun yaratışını bozmak şeytanın aldatmasıyla yapılan bir iştir. Belki de bu sebeple olsa gerektir ki, estetik ameliyat yaptıran kadınların genellikle elde ettiklerinden asla memnun olmadıklarını ve bunu sürekli tekrarladıklarını görürsünüz. Ve belki de bu günahın daha dünyadaki cezası olarak her seferinde daha da çirkinleştiklerine şahit olursunuz. Benim sanal arşivimde bunun bir hayli örneği vardır.

İşin bir de vicdani boyutu vardır ki, yürek yakar. Yemeye ekmek bulamayan milyonların bulunduğu bir dünyada başkalarının gözünde idolleşme hazlarını tatmin için milyonları harcayanlar nasıl bir vicdana sahiptirler.

Sağlıkla ilgili bir sorun olmadıkça dedik. Bunun sınırını çizmek de her zaman kolay değildir ve bu da yine kişinin vicdanına, bir de işin uzmanına bırakılmıştır. Bu tür operasyonlarda genellikle psikolojik rahatsızlıktan söz edilir. Elbette psikolojinin bozulması da bir hastalıktır. Ancak bunun nereden başlayacağını belirleme de işin uzmanlığını gerektirir. Tamamen normal denebilecek bir görüntüden rahatsızlık, o görüntüyü değiştirmekle değil, bu psikolojiyi değiştirmekle tedavi edilmelidir. Ama tıbbın da anormal sayacağı, mesela bir kepçe kulağın, çökük bir burunun ya da bir organın normalden çok küçük ya da büyük olmasının vereceği psikolojik rahatsızlık estetik ameliyat sebebi sayılabilir. O zaman meseleye bir tedavi meselesi olarak bakabiliriz, Allahu alem. Görüldüğü gibi mesele, normal fıtratı bozma ya da muhafaza etme ile alakalıdır.

Bu bağlamda İslam'da müslenin haram olduğunu da hatırlamamız gerekir. Müsle, insanın dirisinin ya da ölüsünün orasını burasını kesmek suretiyle onu normal insan görünümünden çıkarmaktır. Mesela savaşlarda düşmana bile müsle yapmak haramdır. Hz. Ömer kafasını tıraş edip dazlak yapan birisine sopasını kaldırmış ve bir daha görürsem kafanı kırarım, böyle yapman müsledir, bunu yapamazsın, diye çıkışmıştı. Kadının da saçlarını erkek gibi kısaltması müsle sayılmış ve haram görülmüştür.

Dişlerin düzeltilmesi için konan diş tellerinin yasaklanan diş seyreltme ya da estetikle alakası yoktur, bu bir tedavi meselesidir, caizdir. Diş dolgusu da böyledir.

Kilo vermek için vücuttan yağ aldırmayı tedavi sayıp caiz görmek mümkün olabilir, ama bunun tabii ve İslamî olanı, ihtiyacından fazla yememek ve hareketli olmaktır.

Allah'ın yaratmasında çirkinlik bulunmadığı için diğer insanlara çirkin yakıştırmasında bulunmak Allah'ın zoruna gidebilecek bir cahillik örneğidir.

İslam'ın bir başka kuralı da şudur: Şariin/şeriat koyucunun yasakladığı bir şey başkası emretse bile yapılamaz. Rasulüllah'ın şerefli sözü şöyledir: “Halika isyan ederek mahlûka itaat olmaz”. Bu sebeple haram olan bir şeyi kocası istiyor diye kadının yapması caiz olamaz.

Bir başka anlama kuralımız da şudur: “Alınması haram olan bir şeyin verilmesi de haramdır”. Ya da yaptırılması haram olan bir şeyin yapılması da haramdır. O halde haram bir estetik ameliyatı, doktorun 'müşterim' öyle istiyor diye yapması da haram olur. Alınan para için, maalesef helal diyemeyiz.