Prof. Dr. Hamdi Temel


Bilmeden hayvan katili olmayalım!


Prof. Dr. Hamdi TEMEL

www.hamditemel.com

Geçenlerde veteriner hekim bir arkadaşım telaş içinde beni aramıştı. “Hocam” dedi;  “bir ara sizin konferansınızı dinlemiştim, ortaya şuursuzca attığımız naylon poşetler ve değişik plastik malzemeleri hayvanlar yiyecek zannederek yiyorlar, bu yaralanmalarına hatta ölmelerine neden oluyor” demiştiniz. “Bir koyunumuz hastalandı, acilen ameliyata almak zorunda kaldık, midesini açıp gördük ki sizin anlattığınızdan çok daha fazlası midesinde idi,  midesini temizledikten sonra hayvan şimdi sağlığına kavuştu çok şükür.  Bilinçsizce çevreye attığımız plastik ürünlerin hayvanlara ne kadar zarar verdiğini şimdi daha iyi anlıyorum” dedi.

Gerçekten de son yıllarda çok sorumsuz bir insan topluluğu olduk. Kendimize, çevremize ve hayvanlara verdiğimiz zarar inanılmaz bir şekilde artmaktadır.

Üzüyoruz, üzülüyoruz ve tepkisiz bir toplum olmaya doğru gidiyoruz, belki de olduk bile…

Oysa Yunus Emre ne güzel söylemişti; “Yaratandan ötürü yaratılanı severiz” diye. Eğer çevremizi sevseydik ne etrafımıza çöp atardık, ne de atanı gördüğümüz zaman tepkisiz kalırdık. Eminim bu davranışlarımızda bize insani özelliğimizin daha iyi ortaya çımasına neden olacaktı.

“Bir adam, yolda yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine “Bu köpek de benim gibi susamış.” deyip tekrar kuyuya indi, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından hoşnut oldu ve günahlarını affetti.” Bu olayı dinleyen sahabelerden bazıları: “Ey Allah’ın Resulü! Yani bize hayvanlara yaptığımız iyilikler için de sevap mı var?” dediler. O da “Evet! Her ‘yaş ciğer (sahibi)’ için bir ücret vardır.” buyurdu.” (Buharî, “Mezâlim”, 23, “Edeb”, 27; Müslim, “Selâm”, 153; Ebu Dâvud, “Cihâd”, 47.). Bu misal aslında insan olmamızı, insanlığın bir gereği bu gibi davranışları sergilememizi dinimizin de emrettiğine işaret idi…

Aklımızı başımıza alalım, çevremizi koruyalım, hayvanlara zarar vermeyelim. Küçük çocuklarımızı bu konu da eğitelim. Bitki ve hayvana zarar vermeyeceğini öğrendiği zaman, insanlara da zaten zarar vermez. Bunun bilincinde olalım. Çünkü ağaç yaş iken eğilir…

Acımasız bir toplum olmayalım, tefekkür âlemlerine dalalım. Gördüğümüz bir sanat eseri olan her hangi bir çiçeğin Sanatkârını düşünelim. Onu düşündüğümüz zaman o çiçeğe zaten zarar veremeyiz. Basamayız, çiğneyemeyiz, hatta kuruduğunda üzülürüz, çürüdüğünde bizde biteriz…

Peygamber efendimiz yine bir hadisinde çevreye bakan yüzünü göstermiştir:  "Kötü huylu/ günahkâr bir kul öldüğünde, diğer kullar, şehirler, ağaçlar ve hayvanlar rahata erer" buyurmaktadır. Demek ki kötülük sadece insanlara yapılması nedeni ile değilmiş.

Belki de tüm dünyanın bir buhran geçirmesinin sebeplerinden biri de çevremizi sevmememizdir. Bunun nedenleri araştırılmalıdır. Etrafımıza attığımız her bir çöp yada tükürük nefretimizi daha da artırmaktadır.

Hadi önce kendimiz çevremizi sevelim. En kısa zamanda kendimize ait bir fidan dikelim. Yarın çocuklarımıza ya da torunlarımıza bu fidanı gösteririz, küçük bir bahçemize ya da penceremizin kenarına hayvanlar için yiyecek ve su koyalım. Sevgimizi gösterdikçe hayvanlar asabileşmeyecektir. Biz de saldırgan olmayacağız, yemyeşil bir dünyaya yelken açacağız. Düşüncesi bile güzel değil mi?