Bağdat Parlamentosu’nda ziyaret ettiğim ve bölgedeki gelişmeleri konuştuğum bir diğer isim de ITC Kerkük Milletvekili ve Irak İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Erşat Salihi’ydi. Başkan Salihi Irak’la birlikte Türk Dünyası’nda da sevilip sayılan bir siyasetçi olmakla birlikte genç, yaşlı, kadın, erkek her kesimin sevdiği bir şahsiyet. Kerkük Milletvekili ve Irak İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olan Erşat Salihi on yıl gibi uzun bir süre de Irak Türkmen Cephesi Başkanlığı görevini yürüttü. Erşat Salihi’yi Irak Parlamentosu makamında ziyaret ettim ve kendisiyle başta Kasım ayında gerçekleşecek seçimler ve Türkmenler olmak üzere pek çok başlığı konuştuk. Bilindiği üzere Irak, Kasım ayında seçime gitmeye hazırlanıyor.
Bağdat’ta herkesin o seçime odaklandığı çok net. Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, basın, medya, esnaf ve elbetteki İran! İran diyorum çünkü; İran’ın tüm vekâlet başlıklarının buluştuğu yegâne yerdir Irak. Bilhassa da siyasi kademeler İran ile şekillenir ve yol alır Irak’ta. İsrail ve ABD’nin gerçekleştirdiği saldırılar sonrasında içeride oldukça hasar gören İran büyük ihtimalle önümüzdeki süreçte “kendi savaşını” Irak içine taşıyacaktır. Zira son haftalarda gerçekleşen dron saldırılarını Irak içerisindeki “İran vekâlet güçlerinin” yaptığı çok aşikâr. Ve bu aşikâr tabloya rağmen Iraklı hiçbir yetkili-siyasetçi çıkıp da dron saldırılarına dair bir tepki gösteremiyor ve kaynak belirtemiyor çünkü Irak’ı halâ İran lobileri yönetiyor.
ITC Kerkük Milletvekili ve Irak İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Erşat Salihi ile öncelikle dron saldırılarını konuştuk çünkü aynı gün başta Irak Kürdistan’ına ait petrol sahaları olmak üzere pek çok noktaya patlayıcı yüklü dronlar ile saldırılar gerçekleştirilmişti. Başkan Salihi konuyla ilgili şunları söyledi: “Bu saldırılar bir an evvel son bulmalı ve suçlular cezalandırılmalı çünkü bu durum Irak içinde güvensizlik ortamı yaratıyor. Dron saldırıları Kerkük’te de yaşanıyor ve maalesef ki böylesi saldırılar çok basit bir şekilde ortaya çıkıyor. İstendiği takdirde nereden kalktığı tespit edilebilmesine rağmen kimse bunu yapmak istemiyor çünkü Iraklı yetkililer ve siyasetçiler kendi rahatını düşünüyor. Dron saldırılarını engelleyemezse Irak, bu durum ciddi bir kaos ortamı yaratacaktır…”
Yaklaşan seçimlerde Kerkük’ün durumunu da konuştuk Başkan Salihi ile çünkü “Kerkük, sadece Kerkük’ten ibaret değil! Kerkük, küresel güç dengelerinin kılıçlarını her daim çekili tuttuğu bir yer...” Bu konuyla ilgili olarak da şu cümleleri aktardı Başkan Salihi; “Federal Mahkemenin kararı gereği Kerkük’te seçime gidilmeden önce seçmen kütüklerinin sayılması ve belirlenmesi gerekiyordu fakat bu seçimde seçim komiserliği bu kararı uygulamadı ve kütükleri gözden geçirmedi. Kanunların uygulanmadığı bir seçim ne kadar sağlıklı olabilir ki? Ayrıca Kerkük için önemli bir konu daha var. 1957 yılında Bağdat Yönetimi tarafından yapılan sayımla Kerkük’ün tapu kaydı sabitlenmişti. Yani o tarihte Kerkük nüfusunda yer alan aileler Kerkük’te toprak/mülk sahibi olabiliyordu.
Fakat şimdi Bağdat,1957 şartını kaldırdı ve isteyen herkesin Kerkük’te mülk-toprak sahibi olmasının önünü açtı. Bu durum Kerkük’ün demografik yapısını bozacaktır… Son süreçte Kerkük’te yaşanan dron saldırıları da büyük bir sorun. Kerkük’ün radarlar sistemlerini, petrol sahalarını ve havaalanını hedef alan bu saldırılar ciddi bir güvenlik sorunudur. Parlamentoda da sıklıkla dile getiriyoruz bu konuyu ve çözüm bekliyoruz. Ayrıca Irak’ta yaşanan Şii-Sünni ayrışmasını Türkmenlere de uygulamaya çalışanlar şunu bilmelidir ki bizler sadece Türkmen’iz ve hiçbir ayrışmaya girmeden sadece Türkmen çatısı altında toplanıp güçlenebiliriz. Yaptığımız siyasette bu yönde. Diğer türlü ayrışmalar Türkmenlere büyük zarar verecektir…” İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak da sorular yönelttiğim Başkan Salihi, Irak’ın en fazla şikayet edilen insan hakları başlıklarını aktardı. Bu başlıklar arasında yer alan DEAŞ’ın Telafer’den kaçırdığı ve yıllardır sonuç alınamayan Türkmen kadınlara özellikle değindi.
“Kaçırılan Türkmen kadınlardan hiçbir haber alınamıyor. Esad rejimi gibi mevcut Suriye Yönetimi de tüm çağrılarımızı yanıtsız bırakıyor. Türkmen kadınları ölü veya diri nerede bilmek istiyor aileleri. Aldığımız bazı duyumlar kaçırılan Türkmen kadınların DEAŞ tarafından tecavüz edildikten sonra yakılarak öldürüldüğü yönünde. Bu konuda uluslararası kuruluşları da duyarlı olmaya davet ediyoruz” diyen Başkan Salihi bu konu çözüme kavuşana kadar peşini bırakmayacağını söyledi. Terörsüz Türkiye’ye duydukları güven ve inançla birlikte sundukları desteğe de değinen, “Biz Iraklı Türklerin gönül kıblesi her zaman Türkiye oldu. Türkiye, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla bölgenin huzuru için önemli bir milat başlattı. Sayın Bahçeli’nin bu çağrısı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığı ile terör bitecek ve Türkiye ile birlikte tüm bölge huzura kavuşacaktır.
Bizler de sonuna kadar bu huzura sahip çıkacağız” diyen Başkan Salihi’yi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye benzetiyorum. “Devlet Bahçeli İdolü” sayesinde Milliyetçi Türkmenlerin “Terörsüz Türkiye”ye koşulsuz destek sunması için önemli bir “kardeşlik duruşu” sergiliyor Erşat Salihi. İsrail-İran Savaşının rüzgarının kasırga misali hissedildiği Irak’ta gündem kaostan-çekişmeden-ayrışmadan-yolsuzluktan yana fazlasıyla yoğun. Ve bu kasırgalar arasında Erşat Salihi gibi uzun yıllar siyasette güçlü bir şekilde var olabilmek önemli bir başarı. Irak hem dış etkenler, hem de başta yolsuzluk olmak üzere iç etkenler nedeniyle bir türlü belini düzeltemiyor huzurdan yana. Irak Hükümeti tarafından oluşturulan “Temiz Eller Komisyonu” bile aleni bir şekilde gerçekleşen yolsuzlukları engelleyemiyor.
Temiz Eller Komisyonu yolsuzluk yaptığını tespit ettiği kişi veya kişilerin önüne iki seçenek sunuyor:
1) Yaklaşık bir yıl hapis cezası alıp hapis yatmak,
2) Bir yıl hapis yatmak tercih edilmiyorsa çalınan kamu paralarının tamamının iade edilmesi… Peki ya yapılan yolsuzluk tespit edilenden çok daha fazlaysa alınamayan paralar ne olacak? Ya da Irak’ta her başlıkta olduğu gibi yolsuzluk konusunda da “kendinden olanı korumanın” önüne gerçekten geçebiliyor mu Temiz Eller Komisyonu?
Ve yahut Temiz Eller Komisyonu ne kadar temiz? Söz konusu Ortadoğu oldu mu ve yeraltı kaynaklarından elde edilen sıra dağlar misali dolar yığınları oldu mu; tüm demokrasi, hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük, ülke, vatan bilinci rafa kalkıyor maalesef!