Siyaset “Amaç mı? Araç mı? 

Gazeteci İsmail Çölkesen yazdı; Siyaset “Amaç mı? Araç mı?

KÖŞE YAZISI 15.10.2021 20:41:00 0
Siyaset “Amaç mı? Araç mı? 

Siyaset “Amaç mı? Araç mı? 
 
Hep derim; siyaset bazıları için “amaç”, bazıları için ise “araçtır”….
Siyaseti kendi menfaatleri için “amaç” olarak görenlerin ömrü uzun olmaz.
Ama siyaseti halka hizmete “araç” görenlerin ömrü uzun olur.
Hiçbir koltuk hiç kimseye baki değildir. Ancak, insanlar koltuklarını bıraktıktan sonra “hoş bir seda” bırakıyorsa işte “hizmet” buna denir.
İsim vermek istemiyorum ama bazı belediye başkanları oturdukları koltuğu hiç hak etmiyorlar. 
Şimdi diyeceksiniz ki; neden isim vermiyorsun? Metropol kentlerde kimse kimseye tanımaz, ama küçük kentlerde herkes herkesi tanır. İlla ki araya bir dost-ahbap girer ve siz tam anlamıyla gazetecilik yapamazsınız. 
Aradaki dostları kıramazsınız. Eğer ciddi bir yolsuzluk, halkın sağlığına ya da ekonomisine zarar verecek bir şey yapılıyorsa o başka tabi. Onun önünde “babam” bile duramaz. 
Halkı aydınlatma görevimizi yaparız. 
Oturduğu koltuğu hak etmeyenler zaten kendilerini biliyorlar.
Sosyal medyalarına bakın halkın içine çıktıkları bile yok.
Seçimden seçime çıkarlar, sonra da protokol gezmekten hizmet etmeye vakit bulamazlar. 
Onları bir esnafla sohbette ya da belediyenin yaptığı bir hizmeti denetlerken göremezsiniz.
Onlar için varsa yoksa cep doldurmak. “Benden sonrası tufan” misali Ağustos böcekleri gibi yaşar giderler. 
Gelelim siyaseti “araç” olarak görenlere…
Bunun en güzel örneğini Şanlı şehrin şanlı Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül’de görüyoruz.
Seveni vardır, sevmeyeni vardır ama hep halkın arasında dolaşan bir gazeteci olarak halkın nabzını tuttuğumuzda “Beyazgül” diye adını söylemeden geçemeyeceğim.
Zeynel başkan hep halkın arasında. 
Göreve gelir gelmez önce kaçanı kovaladı. Yani kent için kangren olan başta yol olmak üzere birçok soruna neşter vurdu. Sonra açtığı meydanlarla kente nefes aldırdı. Yıllarca yapılamayanları yaptı. 
Rutin belediyecilik hizmetlerini hiç anlatmıyorum. Onlar zaten en güzel şekilde yapılıyor.
Biliyorsunuz Sonbahar, Kadim Şehrimizin turizm yönünden en haraketli olduğu dönemler.
Bundan dolayıdır ki  Büyükşehir belediyemiz bu konuda da öncülük ediyor.
Şimdi “turist gelecek de ne olacak?” diyen cahiller olabilir.
Turist demek, kent esnafının yüzünün gülmesi demektir. 
Otelcisinden, ciğercisine, hatta mahallerimizdeki bakkala kadar bunun katkısı vardır.
Bunun bilinciyle son dönemlerde kent tanıtımına ağırlık veren Büyükşehir Belediyesi’ni ayakta alkışlıyorum. 
Aynı şekilde, Göbeklitepe gibi önemli bir dünya değerini sınırlarında barındıran Haliliye Belediyesi de bu konuda güzel çalışmalar yapıyor.
Ama sizlerin de dikkatini çekiyor mu bilmiyorum……
Bir de kentimizde Üniversitemiz var. 
Üniversite demek kente binlerce öğrenci gelmesi demektir. 
Gelen her öğrenci yurtlarda kalacak, evde kalacak, bakkaldan alışveriş yapacak. 
Ama ben Harran Üniversitemizin değerli yöneticilerine de bu vesile ile seslenmek istiyorum.
Lütfen Harran Üniversitesi’nin tanıtımını yapın. Sadece ulusal değil uluslararası arenada da bunu yapın.
Üniversiteler, sadece ekonomik anlamda değil sosyal anlamda da bulundukları kentlere katkı sunan kurumlardır. 
Her gün mailime onlarca haber geliyor. Ama Harran Üniversitemizi bu konuda çok zayıf buluyorum.
Sempozyumlar, paneller, etkinlikler, festivaller yapın. Çok paralar harcayın demiyorum, sosyal ve kültürel anlamda kentin tanıtımına lütfen katkı sunun. 
Amerika’yı da yeniden keşfetmenize gerek yok.
Başka üniversiteler ne yapıyor onlara bakın. 
Kıbrıs’taki üniversiteler neredeyse para basıyor. Deli gibi tanıtım yapıyorlar. 
Harran Üniversitemizin de bu konuda gözünün açılmasını umut ediyorum. 
Bu konuda da gazetecilere düşen bir görev varsa şahsım adına her zaman hazır olduğumu da belirtmek isterim. Siz yapın biz yazalım ki dünya alem bu şanlı şehri daha çok tanısın, daha çok istihdam yaratılsın, daha çok insan bu kadim şehri görsün.


Kalın sağlıcakla
İsmail Çölkesen