Tarih: 01.02.2018 15:51

NEDEN DOĞDUĞUNU ANLAMALI İNSAN...

Facebook Twitter Linked-in

Hayatınızdaki en önemli iki gün;  DOĞDUĞUNUZ GÜN VE NEDEN DOĞDUĞUNUZU ANLADIĞINIZ GÜNDÜR "  demiş Mark Twain.

 
DOĞDUĞU GÜN; Dünya' ya gözünü açan tüm memelilere nasip olur da,
NEDEN DOĞDUĞUNU ANLADIĞI GÜN; her memeliye nasip olmaz!!!
 
 
*Kimi öylesine gelir Dünya' ya; "bir arkadaşa bakıp çıkacaktım edasıyla"  geldiği gibi kimse farketmeden anlamsızca  gider. 
*Kimi gelmişken Dünya' ya; " madem geldim öyleyse hakkını vereyim de gözü açık gitmeyeyim" der. Yer, içer, gezer, dolaşır, eğlenir, vur patlasın çal oynasın modunda öylece çeker gider.
*Kimi küs gelip küs gider  Dünya' ya; "bu hayatı yaşamak benim tercihim değildi" diyerek. Böylelikle hem kendine hemde çevresine zehir eder kısacık rüya tadındaki ömrünü.
*Kimi de iki kez açar gözlerini Dünya' ya!!! 
 Birincisi; doğduğu günün lütfûdur.
 İkincisi; NEDEN DOĞDUĞUNU ANLADIĞI GÜNÜN  bilincidir...
 
Gözlerimizi açtığımız anda sımsıkı tutunmaya çalışırız hayata. Kavradığımız ele, ağzımıza değen yaşam pınarı memeye, ciğerlerimizi dolduran nefese... 
 
Zaman ilerledikçe tutunduklarımız hem maddi hemde manevi büyüme gösterir;
*ruhumuzdaki ve bedenimizdeki huzur boşluğunu dolduracak sevgiliye,
*kainatın varoluşunu ve işleyişini bağlayacağımız İlahi bir güce, 
*gözümüzün bir türlü doymadığı maddiyata, 
*boş vakitlerimizi adadığımız sosyal faaliyetlere ve kitaplara, 
*deşarj olmamıza vesile olacak  dostlara, 
*başımız her dara düştüğünde ailemize... 
 
Veee sonunda  birkaç metrelik  beyaz kumaşa sımsıkı tutunuruz ve yollanırız bir yolculuğa...
 
İnsanoğlunun Dünya' ya geliş serüveni yukarıda belirttiğim farklı başlıklarda ilerlerken pek az kişi NEDEN DOĞDUĞUNU ANLAR veya anlamaya çalışır!!! 
Pek az kişi hayatın anlamını ve kendisinin bu anlam içerisindeki yerini sorgular. Neden buradayım, ne yapmalıyım, nasıl yapmalıyım, ne kadar verimliyim, kapasitem bu kadar mı, burada MUTLUMUYUM?????
 
Kişi neden doğduğunu anladığı gün, kendisine yeni bir yol haritası belirlemek zorundadır. Çünkü o gün;  "zihin içerisindeki  karanlıkta kalan gölgeler şekillenmeye başlar bir anda". Şekillenmeye başlayan sadece gölgeler olmaz elbette.  Kendini bulma yolunda hem mutluluğu hemde mutsuzluğu yanyana yürür kişinin. Geç kalmışlığın mutsuzluğu,  farkına vardığı yetenekleri ile yapabileceklerinin mutluluğu!!! 
Kişi; bitmek bilmeyen sorular ile kendini tanımak, analiz etmek, geliştirmek, iyileştirmek ve elde ettiği sonuçlar ile yol almaya başlamak ister. 
Çünkü kendisini tanıdıkça içindeki ses rahatsızlık verir kişiye. Yeteneklerinin derinliğini keşfettikçe "bunları şimdiye kadar neden farketmedim  ah eşşek kafam!!! Zaman kaybetmeden hemen  yol almalıyım mutluluğum adına" düşüncesi beyni kemirir durur. 
 
Dener, düşer, ağlar, kalkar, yine düşer, yine kalkar pes etmeden!!! Pes etmez çünkü; boşa geçen yılları, kaçırdıkları, göremedikleri ve gerçekleştirmesi gereken hayallerinden başka hiçbirşeyi yoktur elinde.
"Pes etmeden" yol almaların en anlamlı tasvirini MEVLANA' dan yükselen nağmeler yapar;
geçmişte bir GÜL iken kaç kere yanıp küle dönüştüğünü değil,
kaç kere küllerinin arasından yeniden doğrulup  bir GÜL olduğunu hatırla!!!!
 
İçindeki ses, kişiyi rahat bırakmaz NEDEN DOĞDUĞUNU ANLADIĞI GÜN!!!  Yanar yanar da küllerinden yeniden doğmak ister yürek bir GÜL misali... Ya da hedefe odaklı bir ok gibi hızla yol almak ister, hayallerini tam onikiden vurmak için...
 
NEDEN DOĞDUĞUNU ANLADIĞI GÜN; kısa zamanda hedefine ulaşır ve huzurun dinginliğine kavuşur.
Kimi de türlü zorluklara göğüs gerer ve sayısız bedeller öder!!! Canının acımasına ve kanamasına aldırış etmeden köz ateşinde yavaş yavaş demlenmeyi dahi göze alır. Sonrada kendini bulur ve  tadına doyumsuz bir lezzete kavuşur en fiyakalı çay misali...
 
Çevremize dikkatli ve duyarlı bir şekilde baktığımız zaman NEDEN DOĞDUĞUNU ANLAYAN kişilerin örneklerini görebiliriz aslında.
Aniden yön değiştiren hayatlar!! Bir anda beliren başarı öyküleri!!! Yaptığı işe kendini adamış ustalar!!!  Dokunduğu malzemeye muhteşemlik katan eller!!!
Yıllarca emek verip elde ettiği kariyerini küçük vitese alıp hayallerini süsleyen sanat dalına ağırlık veren insanlar!!! Yöneticiliği bırakıp yaptığı yemeklerini restoran açarak marka olan isimler!!! 
Paradan başka hiç bir şeyi önemsemeyen ve çorak topraklara dönen kalplerinin,  "sevgi sağanağı"  ile yeniden yeşermesine vesile olan AŞKI gören insanlar!!! 
 
Bu örneklerin sayısını daha da arttırabiliriz. Yeterki, bakmak için değil görmek için İNSANLARA bakmayı bilelim. 
 
Çevredekiler anlam veremez aniden yön değiştiren hayatlara. "Makamları, menfaatleri, paraları mutluluğunun önüne geçirmeyenler hâlâ varmı"  sorusuna  "ya akıl sağlığı bozulmuştur veya hayata küsmüştür bu insanlar"  cevabı verilir hiç düşünmeden.
 Aslında onlar için  mutluluğa açılan kapılardan sükut ile geçiştir bu ani değişimler. 
Başarılı, mutlu, verimli, huzurlu olmak çok kolay aslında.
Yeterki; NEDEN DOĞDUĞUNU ANLASIN İNSANOĞLU....



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —