BİR MESELE OLARAK;EĞİTİM

Eğitimci-Yazar İsmail Yılmaz yazdı;

KÖŞE YAZISI 28.02.2021 22:33:00 0
BİR MESELE OLARAK;EĞİTİM

Modern bir bilim olan sosyolojinin öncü isimlerinden biri olan Herbert Spencer, toplumu canlı mikroorganizmalara benzetir. Ne demek mikroorganizma? Açalım isterseniz. Herbert Spencer, toplumu canlı bir varlık gibi kabul eder. Doğar, büyür, gelişir ve toplum kendi devamını sağlamak için belli bir takım şeylere ihtiyaç duyar. Eğer bu ihtiyaçlar giderilmezse toplumun devamı mümkün olmuyor haliyle. Zaman, mekân değişse de toplumlar için ihtiyaç olmaktan çıkmayacak şeylerden birisi de eğitimdir. Yazının keşfinden bu yana bütün medeniyetlerden günümüz medeniyetlerine varıncaya kadar eğitim hep hayati bir konuma sahip olmuştur. Günümüzde toplumların tüm gelişmişliklerine ve hatta tüm teknolojik ilerlemelerine rağmen asla göz ardı edilemeyen ve edilemeyecek şeylerden birisi de eğitimdir. Neden? Çünkü bir toplum eğer ki kendini ileri bir seviyede görüyorsa, kendi toplumunun geleceği olan üyelerinin de ileri bir seviyede olmasını ister. Bunu gerçekleştirmekte eğitim ile mümkündür. Ya da bir toplum bulunduğu bir noktadan daha ileri bir seviyeye gitmek istiyorsa, bunun toplumun tüm üyelerini eğiterek gerçekleşeceğini biliyor da ondan. Yani eğitim tüm toplumlar/devletler/ medeniyetler için ilerlemenin ve hatta devamlılığını sağlamanın anahtarıdır. Bittabi bizim toplumumuz/devletimiz/medeniyetimiz içinde öyledir. Eğitim, eğitim, eğitim. Çok tartışıyoruz, çok konuşuyoruz, çok yazıyoruz ama esasına hala da vakıf olamıyoruz. Neden? Çünkü eğitim topluma göre şekillenen bir kurumdur. Ve dolayısıyla toplum dinamik bir olgu için, statik yani durağan kalan eğitim sürekli tartışılır. Yazının başında da Herbert Spencer’ den alıntıladığımız gibi toplum canlı bir varlıktır fikrinin de esası da burada. İhtiyaçları, istekleri sürekli değişiyor toplumun. Dolayısıyla eğitim için her zaman konuşacağız, tartışacağız ve bu konuşmanın/tartışmanın sonu yok. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de hemen hemen her mecra da herkes ‘’eğitim şart’’ der ve eğitimin şuan ki zaman için yetersiz olduğundan dem vurur. Bir eğitimci olarak öncelikle şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, öyle söylendiği gibi çok kötü değiliz. Hatırlayanlar olacaktır eminim. Ünlü komedyen Cem Yılmaz ‘ın bir reklam filmindeki repliğinde dediği gibi: Eğitim Şart. Orası kesin. Benim itiraz ettiğim durum; eğitimin/eğitim sistemimizin yetersiz olduğudur. Yanlış anlaşılmasın. Eğitimimizi/sistemimizi aklamaya çalışmıyorum. Eksiklikleri, hantallıkları saymakla bitmez ama bu durumun bize has olmadığını anlatmak istediğimdir. Yani daha doğrusu benim dediğim şey tam olarak; herkesteki her toplumdaki sıkıntı kadar biz de de sıkıntı var olduğudur. Sürekli bahsedilir; Finlandiya, İsveç, Japonya vs. eğitimde şöyle iyiler böyle öndeler falan diye. Emin olunuz ki; bize örnek olarak gösterilenler ve diğer geri kalanlarının da hepsinin bu anlamda bir dünya sıkıntısı vardır. Mesela Finlandiya ‘da çalışan annelerinden uzak kalan çocukların gelişimlerinin olumsuz etkilenmesi sonucunda aile kurumu ve yapısı ciddi manada bu durumdan etkilenmiştir. Erken yaşta okula giden Finli çocuklar, bizce iyi bir eğitim almalarına rağmen anneleri ile yeterli ve kaliteli bir ilişki geliştiremediklerinden dolayı kişilik bozukları ile karşı karşıya kalıp, bütün bir Fin toplumunu olumsuzluklar ile etkilemektedirler. Keza bizlere hep anlatıla gelen Japon mucizesinin katı bir kapitalist toplum meydana getirdiği çekik gözleri hariç Amerikanvari yaşamları ile Japonluklarını kaybetmiş, yozlaşmış bir topluma dönüştükleri, görmek isteyenler için gün gibi aşikâr bir vakıadır.   Yani onlar da bir yığın dertle uğraşıyorlar. Tabi ki her toplumun bir yığın dertle uğraştığı gibi. Çünkü toplumun ihtiyaçları her gün değişiyor. Sabit kalamaz hiçbir sistem bu yüzden. Dolayısıyla eğitim sistemimizin yetersizliğinden ziyade eksiliklerinden bahsedebiliriz. Belki de sistemin değişmesinden ziyade, eğitimden beklentilerimizi revize etmemiz gerekiyor. Belki o zaman daha az şikâyet edebiliriz eğitim sistemini. Çünkü sistemler bir toplumu ileriye götürmez. Asıl olan sistemi yaşatanlardır. Yani bizler; İnsanlar. Fert fert ama beraber tüm insanlar.                                                

Peki, çözüm sistemin değişimi değilse nedir? Sistem işin tekniğidir. Toplum olarak eğitimden teknik beceri istesek te sıkıntımız toplum olarak teknik değil, ‘’Esas’tır. Yani gerçekten biz eğitimden tam olarak ne istiyoruz? Robot yapmasını mı? Bilgisayar kurdu olmasını mı? Ülkeyi bir anda uzaya uçurmasını mı? Veya tüm eksikliklere rağmen her şartta ve koşulda bunları yapabilecek ama asli yetini unutmayacak bireyler için bir çerçeve olmasını mı?  Evet, esas olan insandır. Çağ hangi çağ olursa olsun, insanlık daha ne yapabilirse yapsın yine de esas olan insandır. Dolayısıyla eğitim sistemimizden teknik değil, tekniği yapacak olan insana hizmet etmesini beklemeliyiz.

Nasıl ve neler bekleyeceğiz? İnşallah önümüzdeki yazılarda bunu tartışmaya devam edeceğiz. Selam ve Muhabbetler diliyorum.