ATATÜRK'TE Mİ SİLBAŞTAN,TOM BARRACK,IKBY NEDEN SESSİZ, VE SÖNMEZ KÖKSAL
ATATÜRK'TE Mİ SİLBAŞTAN
9 Ekim 2024 tarihli "HER ŞEY REVİZE EDİLİRKEN PEKİ YA ATATÜRK" başlıklı yazımda şöyle demiştim özetle;"dünyada özellikle de Ortadoğu'da her şey ve herkes revize edilirken ya da tarihin tozlu raflarına kaldırılırken Atatürk'e hangi cephede yer verilecek?Atatürk ün paylaşılmamış yönleri kaynaklar eşliğinde kamuoyuna servis edilip " Türkiye ve Atatürk" başlığı herkesi kucaklayacak bir şekilde revize mi edilecek? Yoksa "Atatürk bu ülkenin kurucu lideri fakat her yerde her zaman Atatürk demek yerine makamına saygı duyarak onu rahat bırakıp artık önümüze bakalım" mı denilecek?
Evet her şey-her yer-herkes güncellenirken ve Yeni Dünya Düzeni-Yeni Ortadoğu-Türkiye Yüzyılı inşa edilirken "Türkiye ve Atatürk" tarihine de neşter atılacak mı sorusu ve bu soruya cevap olacak pek çok ihtimal zihnimde gezip duruyor bu aralar…"
……..
Peki sonra ne oldu?Geçtiğimiz hafta ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi Tom Barrack;" sömürgeci güçlerin 'modern Ortadoğu'yu oluşturacak ulus devletler yaratmak için Osmanlı İmparatorluğu'nun üzerinde sınırlar çizdiğini ve çizilen bu sınırlar dahilinde kurulan ulus devletlerin 1916'da İngilizler ve Fransızlar tarafından yaratıldığını" söyledi..
Bu hatırlatma üzerinden şimdi de ileriye dönük bir cümle zikretmek istiyorum;1916 da Osmanlı sınırlarını bölerek inşa edildiği söylenen ulus devletler şimdi de "daha küçük ulus devletlerini doğurması için" gebe mi bırakıldı?
Ve 9 Ekim 2024'te kaleme aldığım "Her Şey Revize Edilirken Peki Ya Atatürk" başlıklı yazım tam bir yıl sonra Büyükelçi Barrack tarafından gündeme getirilmişken önümüzdeki günlerde de Atatürk'e dair cümleler kurulacak mı" diye bir köşeye önemle notunuzu alın diyorum…
IKBY HİÇ OLMADIĞI KADAR SESSİZ
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve petrol üreten şirketler arasında hafta içi imzalanan anlaşma, Irak Federal Petrol Bakanlığı ve ilgili tüm tarafların heyetlerinin yoğun çalışmaları ile olumlu sonuç verdi.Bu çabalar sonucunda IKBY yeniden dünya petrol piyasasına bağlandı.
Bu tarihi süreçte Erbil fazlasıyla yoğun bir gündeme sahip.Fakat bu yoğunluk ilk kez büyük bir sessizliği de beraberinde getirdi.Uzun yıllardır Irak sahasını çalışan bir siyaset bilimci olarak Irak Kürt Bölgesi'ni böyle sessiz görmek beni biraz tedirgin ediyor zira Kürtler aktif olmakla birlikte gündemi konuşmayı da sever.Başbakan Masrour Barzani'nin yeni bir boyut kazandırdığı ABD-Erbil ilişkilerini ve anlaşmalarını,Kürtler için Irak'ta yeni bir dönemin başladığını,her şey yolunda görünse de tedbirli olmakta fayda olduğunu çünkü Kürt tarihinin "inanmaya dair hüsranlarla dolu olduğunu" geçtiğimiz aylarda sık sık yazıp konuştum.Evet Başbakan Masrour Barzani devrimci kimliği ile önemli kazanımlar elde etmekte kararlı.Onu seven kadar sevmeyeni de var çünkü çalışmadan kazanan aşiret ve güç oluşumları Erbil'in kurumsal işleyişe kavuşmasıyla devre dışı kalmaya başladılar.Eskiden kayıtsız şartsız bazı gruplara çuvalla giden paralar şimdi sadece kayıtlı çalışanların banka hesabına yatırılıyor.Bu durum bazı kesimleri fazlasıyla rahatsız ediyor ve bu rahatsızlığa karşı temkinli olmalı Kürtler.
Ayrıca neredeyse 1 yıldır Erbil Hükümeti'nin kurulmaması da ciddi güven problemi yaşatmaya başladı.Demokrasiyi en fazla savunan Kürtlerin en kısa zamanda Erbil Hükümetini ilan etmesi gerekiyor.KYB Başkanı Bafel Talabani'de bu talebini iletmek üzere geçtiğimiz günlerde Erbil'i ziyaret etti ve KDP Başkanı Mesud Barzani ile görüştü.Hükümetin en kısa zamanda kurulacağını belirten Mesud Barzani her zaman olduğu gibi Kürtlerin birlikte güçlü olacağına vurgu yaptı.
HALEPÇE'NİN SELAMI VAR MALATYA'YA
Bir süre önce ziyaret ettiğim Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nde katıldığım bir programda bölgenin geçmişine ve geleceğine yönelik sohbetteydik.Sohbet esnasında Halepçe'ye de sıra gelmişti ve yanında oturan Halepçeli NUWE bana dönüp "Malatya ve Halepçe'nin kardeş şehir olduğunu biliyor musunuz" dedi.Bir anda durdum ve mahçup bir şekilde "hayır bilmiyordum" dedim.Sonrasında NUWE kardeşlik hikayesini anlatmaya başladı.Halepçe Katliamı sonrasında bölgeye gelen gazeteci-fotoğrafçı Ramazan Öztürk'ün katliama dair fotoğraflar çektiğini ve hem fotoğrafları hem de canını güçlükle Irak'tan çıkarabildiğini anlattı.Sonrasında Ramazan Öztürk'ün memleketi olan Malatya ile Halepçe arasına kurduğu kardeşlik köprüsünü anlattı NUWE.
Selamı iletmemek büyük yük bırakır derler bu nedenle öncelikli olarak Halepçe'nin selamını iletiyorum Ramazan Öztürk'e ve tüm Malatyalılara.Sonra da Halepçe ve Malatya arasında kurulan bu kardeşlik köprüsünün üzerinden daha sık gidiş gelişler olmasını temenni ediyorum.
Halepçelilerin Malatya'ya gönderdiği selamın sonrasında Ramazan Öztürk'ün adını bir kaç gün önce de Eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'ın söyleşisinde okudum.
Halepçe Katliamı'nın fotoğraflarını Irak'tan çıkarabilmesi için dönemin Bağdat Büyükelçisi olan Sönmez Köksal'ın; nasıl bir insani refleks geliştirdiğini,her şeyin kurallardan-görevden ibaret olmadığını,YÜREĞİN tarihe ve devletlerin işleyişine gerektiğinde nasıl yön verebildiğini tekrar anımsadım.
Eski Mit Müsteşarı Sönmez Köksal'ın sözünü ettiğim söyleşisinin benim için ayrı bir önemi daha var.Yıllardır yazıp zikrettiğim pek çok başlığın ve çoğu zaman da yazıp zikrettiklerim dolayısıyla sitemler aldığım her mevzunun altına adeta "onay mührünü" basıyordu o söyleşisiyle Sönmez Köksal.Ortadoğu'nun geleceğine dair önemli tespitlerde bulunan Köksal elbetteki geçmişte icra ettiği mesleğinden dolayı her şeyi tüm şeffaflığı ile paylaşamaz fakat inanıyorum ki "anlaması gerekenler her detayı anladı"…